Tozlu raflarda bir toz tanesi gibiyim.Kalabalıkta kaybolmuş bu tozlu şehirde bir toz parçasıyım.Param parça aşklar ve yıkık dökük bir hayat...
Yarım kalmış gülüşler, yarım kalmış hayatlar...Keşkelerle dolu bir kısır döngü; sürekli dönüp dolşıp aynı noktaya geliyorum dünyanın dönmesiyle bir ilgisi varmı bilmem ama dünya döndükçe bu kısır döngü devam edecek gibi görünüyor.
Ben mi çok karamsarım yoksa zaten hayatın kendisi mi karanlık üzerine kurulu küçük bir mum mu anlayamadım ama o karanlıkta yakılan mum hiç bana yansıtmadı ışığını.Şarkılarda kayboluyorm bazen notalarda arıyorum adımı denizlere vuruyorum göğsümü denizin o hırçın dalgalarına, şairlere soruyorum...
Kendimi arıyorum aynalarda, kendimi arıyorum gözlerimde...
Yine dapıttım kendimi bir şişe kadehte aradım bazen mutluluğu ama gerçek sevgiyi buldum sonunda AŞK bir kadına duyulan en sade en masum aşkta buldum mutluluğu. Kadınların en merhametlisi, kadınların en değerlisi, en kıymetlisi ANNE sevgisi...
Belki çocukça gelebilir bazılarına göre ama annemi özledim ve sanırım ondandır bu kadar karamsar olmam. O sıcak gülümseyişi insanın içini ısıtan o masum sevgi dolu bakışını özledim....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder